Peygamber Efendimiz(sas) torunu Ümame’yi pek sever, omzuna alıp gezdirirdi. Bir gün Ümame omzundayken mescide geldi. Sahabiler, Peygamberimizin omzundan çocuğu indirmesini beklediler. Fakat bekledikleri olmadı. Peygamberimiz çocuğu omzundan indirmeden mihraba geçti.
Sahabiler dikkatlice izlemeye devam ettiler. Acaba küçük kızı ne zaman omzundan indirecekti?
Namaza başlamadan önce omzundan çocuğu indireceğini sandılar. Fakat yine düşündükleri gibi olmadı. Resulûllah (sas), Ümame omzunda namaza başladı. Secdeye gittiğinde çocuğu indiriyor, kalktığı zaman tekrar omzuna alıyordu. Sevgili Habip, en sevdiğinin yanına en sevdiğiyle gidiyordu.
Bizler nedense çocukları yanı başımızda ağlatarak namaz kılarız. Ya da çocukla en güzel anımızda onu bırakıp “Namaza gidiyorum!” deriz. Namaza onunla birlikte gitmeyiz. Çocuğun minik dünyasına namazı, anne ve baba ile bağlantının koptuğu ya da ses çıkarılmadan beklenmesi gereken sıkıcı bir an gibi işleriz. Çocuğun namaz kılarken yanımıza yaklaşmasını engelleriz. Bize tutunmak isteyen çocuğu uzaklaştırırız. Ağlayan çocuğu görmezden geliriz.
Ne acıdır ki Habib’in omzunda çocukla namaz kıldığını bilmeden, o küçük yavruların namazla arasını açarak namaz kılarız.